Bu Blogda Ara

27 Temmuz 2013 Cumartesi

Solunum Durması ve Solunum Sağlanması

A. Solunum Durması
   a) Solunum zorluğu ve durma nedenleri

- Soluk yolunun yabancı cisimlerle tıkanması, seyyar diş protezleri
- Kaburga kemiğinin kırılması sonucu (kaburga dışarı çıkmış ise havanın pozitif akciğer etrafındaki negatif basınç nedeniyle akciğerin işlevini yapamayışı veya kaburganın akciğeri parçalaması nedeniyle)
- Boyun omurlarının kırılması
- Çok fazla kan kaybı
- Göğüs kafesinin sıkışması
- Zehirli gazların solunması
- Suda boğulma
- Beyindeki solunum merkezinin elektrik şoku ve ilaçlar nedeniyle bozulması
- Dilin geriye doğru gelerek soluk yolunun kapanması
- Yüksek dozda uyuşturucu kullanılması gibi...

  b) Belirtileri : Kandaki oksijen oranı düştüğü için dokulara da oksijen gidemediğinden şu belirtiler görülür :
- Baş dönmesi, nefes darlığı, ses çıkaramama
- Süratli ve düzensiz nabız atışı
- Bilinç kaybı, konuşamama
- Boyun damarlarında şişme, elin boğaza gitmesi
- Yüzde kızarma, dudaklarda ve parmak uçlarında morarma

   c) Soluğun Durmasını Tanıma
- Yaralının karın ve göğüs hareketi incelenir.
- Pamuk titreşimi ile kontrol edilir.
- Beyaz gözlük camı veyaayna ağız ve buruna yaklaştırılarak buğulanma olup olmadığına bakılır. BAK
- İlkyardımcı kulağını, kazazedenin ağzına ve burnuna yaklaştırarak soluk sesini dinler : DİNLE
- Elin üzeri veya işaret parmağı yanak ıslatılarak yaralının ağız ve burnuna yaklaştırılır, ısınmış bir havanın gelip gelmediğine bakılır : HİSSET

       İlkyardımcı BAK-DİNLE-HİSSET yöntemi ile 5-10 saniye içinde kontrolü yapmalıdır.
       Hastalık veya kaza sonucu solunumu, kalbi veya her ikisi birden duran kişiye suni solunum ile akciğerlere oksijen verme, kalp masajı ile kanın pompalanmasına ''temel yaşam desteği'' denir.

B. Solunumu Sağlama ve Uygulamaları
1. Solunumu Kolaylaştırıcı Pozisyonlar
a. Çene göğüsten uzaklaştırılır, bir el altına diğer elin iki parmağı çeneye yerleştirilerek baş geriye çekilir.
b. Yan yatış pozisyonuna getirilir.
c. Solunum zorluğu, göğüs yaralanmasına bağlı ise bu durumda oturtulur veya yarı oturtulur.

2. Boğulmalarda İlkyardım
 Boğazdan yabancı cismin çıkartılması
a) Heimlich Yöntemi : Soluk yoluna yabancı cisim kaçan kişinin arkasına geçilir. Gebelerde ve şişmanlarda el göğüs üzerinde olmalıdır. Sol el yumruk yapılarak göbekten biraz yukarı yerleştirilir, sağ el ile sol bilek tutulur. Daha sonra aniden sertçe arka arkaya 4-5 kez basınçla birlikte solunum zorluğu çeken kişi ilkyardımcıya doğru çekilir. Bu sırada kişinin ağzının açık olmasına dikkat edilmelidir.
b) Çocuk ise yüzü yere doğru gelecek şekilde dizin veya kolun üzerine yatırarak2 kürek kemiğinin ortasına 4 kez vurulur.
c) Elin ayası göbek çukurunun 3 parmak üstüne konur ve 5-6 kez ani basınç yapılır.
d) Solunum yolu tıkanan kişi yan yatırılarak yine 2 kürek kemiğinin ortasına 4 kez vurulur. ( Bu yöntem beslenme sırasında solunum yolu tıkananlarda uygulanır)
e) Çocuk ise; ayak bileklerinden sarkıtılarak yine sırtına vurulur.
f) Öksürtülür.
g) Görünüyorsa ağızdan parmakla alınır.

                                        -SUDA BOĞULMA-
Sudan Kurtarmanın Temel Kuralı : At çek, kürek çek, işe yaramazsa yüzerek git.
       Eğer ilkyardım eğitiminden geçmişseniz suyun içinde ağızdan ağıza suni solunuma başlayabilirsiniz. Öncelikle iyi bir yüzme biliyorsanız, boğulan kişiyi kurtarmak için suya atlamalısınız. Arkadan ve yandan yaklaşarak koltuk altından tutun, sırtını omuzunuzun üzerine getirin. Böylece baş yukarda kalacaktır. Sırtüstü veya yan yüzerek boğulan kişiyi karaya çıkarın.
      Hemen sırt üstü yatırarak başını yan çevirip bu arada bir diğer kişi bacaklarından yukarı kaldırarak vücuda alınan suyun boşalması sağlanır. Veya boğulanın karnından iki elle tutularak bel yukarı doğru kaldırılır. Vücut ters V şeklinde olmalıdır. Bu pozisyonda su yine boşalacaktır.
      Çocuk ise ayak bilekleri tutularak yukarıya kaldırılır, bu pozisyonda su rahatlıkla boşalacaktır.
      Su bir miktar boşaldıktan sonra ağzında takma diş veya başka yabancı cisim varsa çıkarılır.
      Ağızdan ağıza suni solunum yapılır ve her defasında baş yana çevrilerek varsa suyun çıkması sağlanır. Ancak bu işlem 5-6 kez yapılmalıdır. Sonra baş çevrilmeden suni solunuma devam edilmelidir.
     Islak elbiseleri kurusu ile değiştirilmeli, üzerine battaniye örtülmelidir. Bilinci yerine gelmişse sıcak içecekler verilir.

                          - SUNİ SOLUNUM UYGULAMALARI-
1. Önemi: Bak-dinle-Hisset yöntemi ile solunumu saptanamayanlar;
       İlkyardımda öncelikli hedef solunumu sağlamaktır. eğer bu sağlanamaz ise 3. dakikadan başlayarak beyin hücreleri oksijensiz kalacağından ölmeye başlar. Dışardan hava takviye edilmezse 4-6 dk sonra ölüm meydana gelebilir. Bu süreyi ilkyardımcı çok iyi kullanmak zorundadır. 3-4 dakikalık sürede yapılacak son derece kolay uygulamalar ile bir yaşamın kurtarılabileceği asla unutulmamalıdır.

2. Çeşitleri : Dünya genelinde uygulanan pek çok suni solunum yöntemi bulunmaktadır. Burada yaygın ve etkin suni solunum yöntemlerinin bazılarından söz edebiliriz.
      Suni solunum yöntemi hastanın durumuna göre belirlenmektedir.
      a) Ağızdan ağıza suni solunum yöntemi:
En etkili solunum yöntemidir. Öncelikle baş geriye alınıp, ağız içi temizlenir, hava yolu açılır.
      Yaralı sırt üstü yatırılarak, ilkyardımcı yaralının yan tarafına geçer.
      Ağız boşluğu kontrol edilerek varsa takma dişler veya diğer yabancı cisimler çıkarılır.
      Kazazedede boyun travması yoksa, ilkyardımcı ellerinden birini yaralının ensesinden altına sokar, diğer eli ile altından bastırarak başı geriye doğru getirir.
     Altından bastıran elin baş ve işaret parmakları yaralının burnunu kapatır. İlkyardımcı derin bir nefes alarak yaralının ağzından üfler ve göğsün kabarmasını kontrol eder. İlkyardımcı isterse yaralının ağzına gazlı bez veya mendil koyabilir. Bu esnada ağızdan hava kaçakları olmamalıdır. Ağız, yaralıdan çekildiğinde, göğüs aşağı doğru iner.
      Bu işlem yetişkin bir kişide dakikada 15-20 kez olmak üzere kendiliğinden soluyuncaya kadar tekrarlanmalıdır. Böylece hayati organlara % 15-18 oksijen sağlanmış olur.
      Ancak ilk 5 soluk verildiğinde göğüs kabarmıyorsa ağız boşluğu tekrar kontrol edilmeli veya suni solunum yöntemi değiştirilmelidir.
      Solunum yoluyla zehirlenmede özellikle tercih edilmesi gereken bir yöntemdir.
      Bu yöntem ağızdan kan gelmiyorsa ve çene kemiği kırık değilse uygulanabilir.
     b) Ağızdan Buruna Suni Solunum Yöntemi
       Ağız boşluğunda kanama varsa ve dil geriye doğru toplanıyorsa böyle bir durumda tercih edilmesi gereken bir yöntemdir. Yaralı ağızdan ağıza yönteminde olduğu gibi yatırılır. İlkyardımcının eli bu kez ensenin altında değil, yaralının çenesinin altındadır. Çeneyi yukarı iterken baş parmak ağzı kapatır.
      Burun deliklerinin yukarı gelmesi sağlanarak ilkyardımcı buradan soluğunu üfler. Diğer aşamalar ağızdan ağıza yöntemi gibidir. Özellikle bebeklerde ve çene kenetlenmesinde tercih edilmelidir.

   c) Maske İle Solunum
      İlkyardım çantasında bulunması yararlı malzemelerden birisi de solunum maskesidir. Bilindiği gibi ülkemizde suni solunum bazı gerekçelerle yapılmamaktadır. Bunların başında :
1. Görüntü açısından toplumsal baskı
2. Direk temasla hastalık bulaşacağı endişesi gelmektedir.

      İşte bu sıkıntıları gidermek için maske kullanarak hem ağızdan hem burundan soluk verilebilir. Özellikle bebeklerde suni solunum  hem ağızdan hem burundan aynı andaaz fakat sık hava üfleyerek yapılacağından maske uygun malzemedir. Az havanın ölçütü ilkyardımcının yanaklarını şişirecek kadar hava ile doldurarak bebeğe üflemesidir.
     d) Holger Nielsen (Sırttan Bastırma)
      Ağızdan burundan kan geliyorsa, yüzde büyük yaralanma var ise ağızdan ve burundan suni solunum yapılamayacağı için Holger Nielsen yöntemi uygulanmalıdır.
     Bu yöntem göğüs ve omurga yaralanmalarında uygulanmaz.
Şöyle Yapılır :
- Yaralı yüz üstü yatırılarak başı yana çevrilir.
- Kollar dirsekten bükülerek başın altına konur.
- İlkyardımcı yaralının başucunda bir diz kalkık, diğer diz yerde olacak şekilde durur.
- İlkyardımcının iki el başparmağını omurgayı bulacak şekilde, diğer parmaklarını kürek kemiğinin üzerine yerleştirir ve basınç uygular. Böylece kirli hava dışarı atılır.
- Sonra ellerini kaydırarak dirseklerinden esnetir ve hava girmesini sağlamış olur.
- Çocuklarda kollar yanda olmalıdır.
    e) Silvester Yöntemi (Göğüsten Bastırma)
      Yine ağız ve burunda kanama varsa tercih edilmesi gereken yöntemlerden birisidir. Şöyle uygulanır :
- Yaralı sırt üstü yatırılır.
- Omzun altı desteklenerek baş yana çevrilirken biraz geriye doğru çekilir.
- İlkyardımcı yaralının başucunda iki dizi yere gelecek şekilde diz çöker.
- Yaralının dirseklerinden tutarak kolları yukarı ve kendine doğru çeker.
- Sonra dirsekleri yere doğru bastırarak akciğerin genişlemesini sağlar.
- Son hareket ise yaralının kollarını tutarak kendi göğsüne baskı yapmasını sağlamaktır.

SUNİ SOLUNUM UYGULANAN YARALININ İZLENMESİ
       Suni solunum yöntemlerine yaralı kendiliğinden soluyuncaya kadar (kalbi çalışıncaya dek) devam edilir. Solumaya başlamış ise, solunumu rahatlatıcı pozisyonlardan biri olan yan yatış pozisyonu verilerek sevk edilmelidir.
     

İLKYARDIM ÇANTASI HAKKINDA BİLMEDİKLERİNİZ

İlkyardım Çantasında Neler Bulunmalıdır
Araçta İlkyardım Çantası
       Karayolları Trafik Kanununa  ve buna bağlı yönetmeliğe göre tüm motorlu taşıtlarda göre tüm motorlu taşıtlarda (motosiklet, motorbisiklet, iş makinası hariç) ilkyardım çantası bulundurmak zorunludur. Traktörler de römork takılabildiği için ilkyardım çantası bulundurmak zorunda olanlar listesine alınmıştır. Yaşam kurtarmada kullanılırlar.

Araçta İlkyardım Çantasının Yeri Ve Önemi
       Bu konuda farklı öneriler bulunmaktadır. Bazı görüşlere göre sağ arka tarfta cam ile koltuk arasında; Bazı görüşlere göre ise sürücü koltuğunun altında bulunmalıdır. Ancak son yıllardaki yaygın görüşe göre ise ilkyardım çantasının yeri sürücünün ulaşabileceği en yakın yer olarak belirlenmiştir. Bu uygun yerin bagaj olmadığı kesindir.
       İlkyardım çantası yaşam kurtarmada kullanılacak malzemeleri içerdiğinden bulundurulması son derece önemli ve zorunludur. İlkyardımcının en büyük yardımcısıdır.

İlkyardım Çantasında Bulunması Gereken Malzemeler ve Miktarları
       İlkyardım çantasının malzeme miktarı hiç bir zaman için aracın büyüklüğüne göre ayarlanmaz. Araçta taşınan yolcu sayısına göre belirlenir. Ne tür malzemelerin olması gerektiği konusunda dafarklı listeler olmakla beraber, 26 Eylül 2006 - 26.301 sayılı yönetmeliğe göre :
- 3 adet üçgen sargı bezi : kırık, çıkık ve burkulmada kolu askıya almak için, ayrıca el, ayak ve baş sargısı olarak kullanmak için.

- 10x10 cm 50'lik bir kutu sargı bezi : yaraları kapatmak için
- 2 adet Büyük Sargı Bezi :yaraları sarmak için
- 1 adet antiseptik solüsyon : Yaraları temizlemek için
- 1 adet flaster gazlı bezi : Sargıyı sabitlemek için
- 10 adet çengelli iğne : Sargıların bitim yerlerinde ve turnike kağıdını yakaya tutturmak için.
- 1 adet küçük makas : Çamaşırları kesmek için
- 1 adet esmark bandajı : Çıkık, burkulma ve kanamada
- 1 adet turnike : Kanamayı durdurmak için.
- 10 adet yara bandı : Küçük yaralanmalar için.
- 1 adet alüminyum yanık örtüsü
- 2 çift eldiven
- 1 adet el feneri

Ayrıca : Liste dışında kalan pamuk, amonyak, sıvıyağ, aspirin, hava yolu borusu solunum maskesi, kurşun kalem, not defteri, ilkyardım rehberinde bulundurulursa iyi olur.
       Burdan da anlaşıldığı gibi artık ilkyardım çantasında tentürdiyot ve oksijenli su bulundurulmamaktadır. Bu malzemeler listeden çıkarılmıştır. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün tentürdiyotu listeden çıkarmasının sebebi ise, açık yaranın üzerine sürüldüğü zaman mikroplarla birlikte canlı hücrelerin ölmesi ve bu sebeple yaranın geç iyileşmesidir. Oksijenli su da bazı ilkyardımcılar tarafından yanlış kullanılarak iç organların açıldığı büyük ve derin yaralara değdiğinden bu organlara zarar verdiği için her ikisi de listeden çıkarılmıştır.

Kaza Yeri Ve İlkyardım Önlemleri

1. Kaza Yeri Trafik Önlemleri
       İlkyardım önlemlerine başlamadan önce ilkyardımcı öncelikle hem kendi, hem de yaralının güvenliğini sağlamak zorundadır. Bu nedenle şu önlemleri almalıdır:
- İşaret vererek araç sağda durdurulur.
- Dörtlü sinyaller yakılır.
- Kaza yerinin en az 150 metreden görülebilecek şekilde reflektör veya sinyalli- ışıklı cihaz yerleştirilir.
- Taş, ağaç dalı ve lastik koyulmaz.
- Böylece zincirleme kaza önelnmiş olur.

2. Kaza Yerinin Zararsızlaştırılması
- Mümkünse kaza yapan aracın kontağı kapatılarak motoru devreden çıkarılır.
- El freni çekilir ve araç sabitlenir.
- Aracın yanma olasılığına karşı dikkatli olunmalıdır.
- Aracın devrilme olasılığı unutulmamalıdır.
- Patlama veya yanma olasılığına karşı, LPG li ise tüp kapatılır.
- Olay yerinde sigara içilmesi engellenir.

3. Uygun İlkyardım Ortamının Hazırlanması
İlkyardımın yapılacağı ortam hazırlanırken şunlara dikkat edilmelidir:
- Taşımaya uygun bir yer olması
- Aydınlatmanın uygun olması
- İlkyardım malzemelerinin kolay ulaşılabilecek bir yerde olması
- Araç ve ambulansın girebileceği bir yer olması
- İklim koşullarının uygun olduğu ortam olması gerekiyor ki, ilkyardımcı, ilkyardımı rahat ve uygun bir ortamda süratle yapabilsin.

3. Yaralının Araçtan Çıkarılması
       Yaralının araçtan çıkarılması son derece önemlidir. Yapılacak bir yanlışlık onun ölümüne, durumunun daha kötüye gitmesine veya sakat kalmasına neden olabilir. Eğer yaralı araçta sıkışmamış ise emniyet kemeri çözüldükten sonra, mümkünse 3 kişiyle çıkarılmalıdır.
       Ancak bir kişiden başka kimse yoksa ve araç yanıyorsa acele olarak tek kişi ile çıkarılır.
       Kapılar açılmıyorsa bazı aletlerle (levye gibi) açılması için uğraşılır. İlkyardımcının ve yaralının güvenliği için araba sabitlenmeden kesinlikle yaralı çıkarılmamalıdır. Yaralı araçtan çıkarılırken omurga ekseninin ( baş-boyun-gövde) bozulmamasına dikkat edilmelidir.
       Yaralı araçtan çıkarılıp ne tür bir ilkyardıma gereksinimi olduğuna karar verilir verilmez hemen uygun bir pozisyona alınmalıdır. Aksi halde ilkyardımın etkinliği kalmaz.

       İlkyardımın temel kurallarından birisi de yaralının yaşamsal bulgularını denetim altında tutmaktır. Öncelikle kontrol edilmesi gereken bulgular şunlardır. İlkyadımcının ilk yapacağı şey; hava yolunun tıkalı olup olmadığının kontrolü, soluk alıp verdiğinin kontrolü, dolaşımın  sağlanması ve kalp masajıdır.

Kalp Atımı : Nabzın hissedilip edilmediği
Bilinci : Kaybedip kaybetmediği
Kanaması : Olup olmadığı, çeşidi
Yarası : Ne tür bir yara olduğu
Rengi : Şoka girip girmediği
Isısı : Isının düşüp düşmediği
Gözbebekleri : Kalbin durup durmadığı veya beyin kaması olup olmadığı.
      Bu bulgular ne tür bir ilkyardımın gerektiğini ilkyardımcıya anlatır. Bulgular çok iyi gözlenerek değerlendirilmelidir. Hastanın ya da yaralının bilinci yerindeyse ilkyardımcı kendini tanıtır, gerekli soruları sorar, bir bebeğin bilinç durumu ayak tabanına vurularak anlaşılır.


İLK YARDIM Sinir Sistemi

Sinir Sistemi
       Duyuların alınması, algılanması ve tepki verilmesinden sorumlu olan sistem sinir sistemidir. Bu sistem, organizmanın tüm sistemleriyle koordineli bir şekilde çalışır ve bu sistemleri yönetir.
       Sinir sisteminde, iletim merkezden çevreye, çevreden merkeze doğru iki yönlü olarak gerçekleşir. Sinir sistemi, milyonlarca sinir hücresinden ve bağ dokudan oluşur. sinir sisteminin organizma ileçevre arasındaki iletişimi sağlayarak algılamayı, öğrenmeyi, düşünmeyi ve tepki vermeyi gerçekleştirir. Sinir sistemi 3 bölümdür.
       1. Merkezi sinir sistemi
       2. Çevresel sinir sistemi : Duyu, motor ve bağlantı sinirlerinden oluşur.
       3. Otonom sinir sistemi : Sempatik ve Parasempatiktir. Zıt etkilidirler.

Sinir Sisteminin Organları

Beyin : Vücudu kontrol eden sinir sistemidir. Tüm istemli hareketlerden, çevrenin algılanmasından ve olaylara verilen tepkiden sorumludur. Ayrıca bizi biz yapan düşünce ve duygulara sahip olmamızı sağlar. Beyinden 12 çift sinir çıkar.

Beyincik : Hareket ve dengeyi sağlar.

Soğanilik : Dolaşım ve solunum sistemini kontrol eder.

Omurilik : 31 çift sinir çıkar. 12 çiftle birlikte hareket eder. Daha çok, kas, deri ve iç organlarda işlevlerini yürütürler.

Vücudumuzda en küçük canlı birimi HÜCRELER dir.

HÜCRE ....... DOKU ..... ORGAN ......SİSTEM

İLK YARDIM Sindirim Sistemi

Sindirim Sistemi
Organizmanın yaşamını sürdürebilmesi için, gerekli gıdaların alınması, parçalanması, öğütülmesi, sindirilmesi ve artıkların dışarı atılması işlemlerinden sorumlu sistemdir. Ağızda başlayıp, anüste sona erer. Bütün bu işlemleri organları ve enzimleriyle yapar.

Sindirim Sistemi Organları

1. Ağız: Dudaklar, yanaklar, damak, dil ve dişler
2. Yutak
3. Yemek Borusu
4. Mide
5. İnce bağırsaklar
6. Kalın bağırsaklar

Yardımcı Organlar
1. Tükürük Bezleri: Dil, Dudak, Çene altında
2. Karaciğer
3. Pankreas
       Ağızda çiğnenen besin maddeleri, yutak ve yemek borusundan geçerek mideye gelir. Burada yeterince parçalandıktan sonra 12 parmak bağırsağına girerek salgılarla karışır. Daha sonra emilmek üzere ince bağırsaklara gider, oradan da kalın bağırsaklara geçerek artıklar anüsten dışarı atılır.

İLK YARDIM Solunum Sistemi

Solunum Sistemi
Hücrede, besinlerin oksijenle yakılarak enerji üretilmesi olayına hücre solunumu denir. Hücre  solunumda atık ürün olarak su ve karbon dioksit çıkar.
       Solunum fizyolojik bir olay olup, kişinin yaşamı için gerekli oksijeni sağlar. Temel fonksiyonu dokulara oksijen sağlamak ve dokularda oluşan karbondioksiti alıp dışarı atmaktır. Dolaşım sistemiyle koordineli olarak çalışır.
       Gaz değişimini solunum sistemi, Gaz taşıma işlemini de dolaşım sistemi yapmaktadır. Havada bulunan oksijen ile kandaki karbondioksitin yer değiştirmesi işlemi vücudumuzda solunum sistemi sayesinde gerçekleşir.
       Canlıların büyük bir bölümü hayatını devam ettirebilmek için hücrelere oksijen iletmek ve hücrelerde oluşan karbondioksiti de dışarıya atmak zorundadır. Bu olaya solunum, bunu gerçekleştiren sisteme de solunum sistemi denir.

Solunum Organları
a. Burun: İnsanda solunum sistemi burunla bağlar. Burnun yapısında kıllar, mukuslu yüzey ve yüzeye yakın kılcal damarlar bulunur. Bu yapılar, solunum esnasında alınan havanın, mikrop ve tozlarının tutulmasını, ısınmasını ve nemlendirilmesini sağlar.
b. Yutak: Ağız ve burun boşluğunun birleştiği yerdir. Alınan havanın soluk borusuna, besinlerinde yemek borusuna geçmesini sağlar.
c. Gırtlak: Yutaktan gelen havayı nefes borusuna  ileten organdır. Kıkırdaktan yapılmıştır. Ses telleri gırtlakta bulunur.

d. Nefes Borusu: Yutak ile akciğer arasında bulunur. Kıkırdak  halkalı yapıdadır. Akciğere hava iletimini sağlar. Akciğerin üzerinde ikiye ayrılarak bronşları oluşturur. Bronşlarda, akciğer içinde dallanarak bronşcukları meydana getirir. Soluk borusunun içinde titrek tüylü epitel doku bulunur. Ayrıca soluk borusunun içi kaygan ve yapışkan sıvı ile kaplıdır. Nefes alırken havadan gelen toz ciğerlere ulaşmadan soluk borusunda yıkanır. Titrek tüyler vasıtasıyla toz ve balgam dışarı atılır.
e. Akciðer: Solunum sisteminde gaz değişiminin yapıldığı organdır.Göğüs boşluğu içinde yer alır. Sağda 3 solda 2 olmak üzere 5 lobtan oluşur. Akciğerlerin üzeri plevra denilen çift katlı bir zarla çevrilidir. Bu zarların arasında sıvı bulunur. Akciğerde bulunan hava kesecikleri (alveol) ile bunun etrafını saran kılcal damarlar arasında oksijen ve karbon dioksit geçişi olur.

f. Diyafram ve Göğüs Kasları

Diyafram kası, göğüs boşluğuyla karın boşluğunu birbirinden ayırır. Kasılıp gevşeyerek akciğere hava
giriş çıkışını kolaylaştırır. Göğüs kasları gevşeyerek göğüs kafesinin hacmini değiştirir. Akciğerlere hava giriş çıkışını kolaylaştırır.

Soluk Alıp Verme
a. Soluk Alma Mekanizması

1. Göğüs kasları ve diyafram kası kasılır. Diyafram düzleşir.
2. Göğüs boşluğunun hacmi artar.
3. Akciğer genişler ve iç basıncı düşer.
4. Oksijence zengin hava akciğere dolar.
5. Oksijen kana, karbon dioksit hava keseciklerine geçer.

b. Soluk Verme Mekanizması
1. Göğüs ve diyafram kasları gevşer.
2. Göğüs boşluğunun hacmi azalır.
3. Akciğer küçülür, iç basınç artar.
4. Kirli hava dışarı atılır.                                                

c. Solunum Sisteminin Sağlığı
Solunum sisteminin sağlığının korunması için temiz havalı ortamlarda bulunulmalıdır. Sigara içilmemeli; sigara içilen, havasız ortamlardan kaçınılmalıdır. Burundan nefes almaya özen gösterilmelidir. Soğuk, tozlu, çok kuru yerlerde bulunmaktan kaçınılmalıdır. Solunum yoluyla nezle, grip, bronşit, zatürre, verem, kabakulak, kızıl, kızamıkçık, kızamık, suçiçeği difteri gibi hastalıklar bulaşabilir.


Solunum Sayısı
Yetişkinlerde 15-20
Çocuklarda 20-25
Bebeklerde 25-40 arasındadır.





       Soluk alıp vermeye solunum adı verilir. Solunum beyindeki solunum merkezinin, akciğerlere karbondioksitin arttığını uyarması (bildirmesi) ile başlar.  Merkezin diyaframı ve göğüs kaslarını uyarması üzerine de kaslar kasılarak göğüs kafesini genişletir. Kasılan kasların bir süre sonragevşemesi ile göğüs kafesi daralır. Böylece soluk alıp verme işlemi gerçekleşir.

26 Temmuz 2013 Cuma

İLK YARDIM İnsanda Dolaşım Sistemi

Dolaşım Sistemi : Kalp - Kan- Damarlar
Atar, toplar ve kılcal damarlar, lenf damarları ve lenf bezlerinden meydana gelir.

       Sistemin merkezi kalp olduğu için pompa gibi çalışarak kanı damarlara pompalar.


İnsanda Dolaşım Sistemi

Atardamarlar kanı kalpten vücudumuzun farklı bölgelerine taşıyan damarlardır. Akciğer atardamarı hariç, diğer atardamarlar oksijence zengin kan taşır
Toplardamarlar kanı kalbe getiren damarlardır. Akciğer toplardamarı hariç, diğer toplardamarlar oksijence fakir kan taşır.
Kılcal damarlar ise atardamar ve toplardamarları birleştiren ince kan damarlarıdır. Kanı hücrelere götüren ve madde alış verişini sağlayan damarlardır.



Tüm canlı organizmaların yaşayabilmesi için beslenme-boşaltım, solunum yapması gereklidir. Gelişmiş yapılı, büyük vücutlu canlılarda besinlerin ve temiz havanın vücuda yayılmasını, hücrelerde oluşan artıkların boşaltım organlarına ulaştırılmasını sağlayan yapılara dolaşım sistemi denir.

Dolaşım sistemi çiçekli bitkiler, eklem bacaklılar, yumuşakçalar, derisi dikenliler ve omurgalı canlılarda bulunur. Genel olarak tüm sistemlerle ilişkili olan dolaşım sistemi kalp, damarlar ve kan dokusundan oluşur.

İnsanlarda dolaşım sistemi;

    Sindirilmiş besinleri, su ve mineralleri hücrelere taşıma,
    Akciğerden alınan oksijeni hücrelere taşıma
    İç salgı bezlerinin ürettiği hormonları hedef organlara iletme
    Karaciğerin ürettiği ısıyı tüm vücuda yayma,
    Hücrelerin ürettiği artık maddeleri böbreğe ve deriye taşıma,
    Solunum sonucu oluşan karbondioksiti akciğerlere taşıma,
    Bağışıklık elemanı olan akyuvar ve antikorları vücuda yayma görevlerini yaparlar.



I.                    Dolaşım Sisteminin Yapısı

Kapalı kan dolaşımına sahip olan insanda kalp, atar, toplar, kılcal damarlar ve kan sıvısı dolaşım sistemini oluşturur. Dolaşım sisteminin çalışması istemsiz olup, kalp ve kaslı damarların çalışma düzenini omurilik soğanı ayarlar.



    Kalp

Göğüs kafesi içerisinde ve 2 akciğer arasındaki boşlukta bulunur. Etrafını çeviren kemik kafes kalbi, çalışması esnasında korur. Yaklaşık yumruk büyüklüğünde olan bir kalp bir pompa gibi çalışarak kan sıvısının damarlar içerisinde hareketini sağlar.



    Kalbin Yapısı

Kalbin üzerinde kalın, esnek ve dayanıklı bir zar (Perikard) bulunur. Bu zar ile kalp arasında kaygan bir sıvı vardır. Bu sıvı kalbin daha rahat çalışmasını sağlar. Kalbin duvarları çizgili (kırmızılı) kaslardan yapılmıştır. Kalp kası ritmik ve hızlı kasılır. Kalbin çalışması esnasında üst bölgesi olan kulakçıklar emici, alt bölgesi olan karıncıklar pompalayıcı bir kuvvet oluşturur.



İnsanlarda kalp iki kulakçık ve iki karıncık olmak üzere dört gözlüdür. Kalbin sol bölümünde temiz kan, sağ bölümünde ise kirli kan bulunur.



Kalp kaslarının beslenmesini koroner damarlar sağlar. Dört odacıklı olan kalbin üstteki 2 odacığına kulakçık denir. Kulakçıklar toplardamarlarla bağlantılıdır. Alttaki iki odacığına da karıncık denir. Karıncıklar atardamarlar ile bağlantılıdır. Kalpte kulakçıklar ile karıncıklar arasında tek yönlü açılan kapakçıklar bulunur. Bu kapakçıklar karıncıkların kasılması sırasında kanın geriye dönmesini önler.



    Kalbin Çalışması

Kasılıp – gevşeyerek çalışır. Kasılma sırasında ilk önce kulakçıklar kasılıp kanı karıncıklara pompalar, daha sonra ise karıncıklar kasılarak kanı kalpten vücuda pompalar.

    
        Kulakçıkların kasılması esnasında;

Sağ kulakçık, vücut toplardamarından kirli kanı emer. Sol kulakçık, akciğer toplardamarından temiz kanı emer.



    
        Karıncıkların kasılması esnasında;

Sağ karıncık akciğer atardamarına kirli kanı pompalar. Sol karıncık aort atardamarına temiz kanı pompalar.

Not : Kulakçıklar kasılırken, karıncıklar gevşer, karıncıklar kasılırken kulakçıklar gevşer. Odacıklar kasılırken kan pompalanır ve gevşerken kan dolar.

Kalbin, atışı esnasında damarlarda oluşturduğu sarsıntıya nabız, atardamarlarda akan kanın oluşturduğu basınca tansiyon denir.

    Damarlar

Kanın dolaştığı kanallardır. Yapı ve görevine göre 3 çeşit kan damarı bulunur.

    Atardamarlar

Kanı kalpten vücuda götüren damarlardır. Temiz kan taşır. (Akciğer atardamarı hariç) Temiz kanı kalpten vücuda taşıyan damar aort atardamarıdır. Çeperleri kalın ve esnektir.  Tansiyonun en fazla olduğu damardır.



    Toplar Damarlar

Kanı vücuttan kalbe getiren damardır. Çeperleri atar damarlardan daha incedir. Vücutta, kalp seviyesinin altında kalan toplardamarlarda kanın geri akışını engelleyen kapakçıklar bulunur. Kirli kan taşırlar. (Akciğer toplardamarı hariç)



Not : Karaciğer kapı toplardamarı, bağırsaktan emilen besinleri karaciğere getirir.

Not : Atardamarlarla toplardamarların yapısında damarın çeşidine göre ince yada kalın bir kas tabakası bulunur. Damar kasları, kanın hareketini ve kan basıncını ayarlar.



    Kılcal Damarlar

Tek sıralı epitel hücrelerinden oluşmuş olup ince yapılıdır. Atardamarlar ile toplardamarlar arasında bağlantıyı sağlar. Bir atardamarla bir toplardamar arasında yüzlerce kılcal damar bulunabilir.  Kılcal damarlar kan sıvısı ile doku hücreleri arasındaki temas yüzeyini artırır. Kan ile hücreler arasındaki madde alışverişini sağlar. Kılcal damarlardan;

- Oksijen ve besin hücrelere geçer.

-  Karbondioksit ve atık maddeler de hücrelerden kılcal damarlara geçer.



    Kan

Vücudun sıvı olan tek dokusudur. İçeriğinin %90 kadarı su olduğu için akıcıdır. Damarlar içerisindeki madde taşınmasında rol oynar. Kan dokusu 2 kısımdan oluşur.



1.       Kan Sıvısı (Plazma)

Bol miktarda su, organik (glikoz, aminoasit, protein) ve inorganik maddeler ve minerallerden meydana gelmiştir.

Kan proteinleri, hormonlar, antikorlar ve üre kan sıvısında bulunur. Görevi hücrelere besin taşımak ve artıkları dokulardan uzaklaştırmaktır.



Not:   CO2 miktarı fazla olan kana kirli kan, O2 miktarı fazla olan kana temiz kan denir.



Kan sıvısındaki hücreler ve proteinlerin elenmesiyle elde edilen sarı renkli sıvı kısma serum denir. Serum içerisinde besinler ve antikorlar bulunur.



2. Kan Hücreleri

      Kan sıvısında özel görevi olan üç çeşit hücre vardır.

·         Alyuvarlar (Eritrositler) : Kırmızı kemik iliğinde üretilirler. Yaşlanmış alyuvarlar karaciğerde parçalanır. Çekirdekleri yoktur. Oksijen ve karbondioksit taşınmasında görevlidir. Yapısında oksijen taşıyan ve kana kırmızı rengini veren hemoglobin (Fe içerir) bulundurur. Kan gruplarının oluşmasını sağlayan özel proteinleri (Antijen) taşır.



·         Akyuvarlar (Lökositler) : Sarı kemik iliği, dalak ve lenf bezlerine üretilirler. Vücudu mikroplara karşı korurlar ve antikor üretirler. Hastalık anında sayıları artar. Hareket ederek damar dışına çıkabilirler ve yıpranmış, ölü hücreleri yiyerek temizlerler. Çekirdekleri vardır.



·         Kan Pulcukları (Trombosit) : Kanın damar dışına çıkması halinde pıhtılaşmasını sağlarlar. (Fibrinojen proteini ile) Karaciğer tarafından üretilen Heparin maddesi ise kanın damar içinde pıhtılaşmasını engeller. Renksiz olup çekirdek taşımazlar. Çalışması için K vitaminleri gereklidir.



II.   Dolaşım Şekilleri



1.       Küçük Kan Dolaşımı

Bu dolaşım şeklinin amacı kirli kanı oksijen yönüyle zenginleştirmek yani kanı temizlemektir. İzlediği yol sağ karıncıkta başlayıp sol kulakçıkta biter.

Sağ karıncıktaki kirli kan akciğer atar damarı ile akciğerlere götürülüp orada temizlenir. Temizlenen kanın akciğer toplar damarıyla kalbin sol kulakçığına getirilmesine küçük kan dolaşımı denir.

                      Kirli                               kirli              temiz                                      temiz

Sağ Karıncık  →  Akciğer atardamarı  →  Akciğer   →    Akciğer Toplardamarı     →  Sol kulakçık



2.       Büyük Kan Dolaşımı



Bu dolaşımın amacı temizlenen kanı vücuda dağıtıp, kirli kanı kalbin sağ kulakçığına getirmektir.

Sol karıncıktaki temiz kan aort atardamarıyla tüm vücuda gönderilir. Vücuttan toplanan kirli kan toplar damar ile kalbi sağ kulakçığına gelir.



                     temiz                            temiz            kirli                          kirli

Sol Karıncık    →    Aort atardamarı    →    Vücut   →    Toplardamar    →  Sağ kulakçık



III.  Lenf Dolaşımı

 Lenf kanalları, lenf bezleri ve lenf organlarından oluşur. Sindirim sonucu oluşan yağ asitleri ve gliserolü taşıyarak kan sıvısına aktarır. Çok sayıda akyuvar içerdiği için vücut savunmasında görevlidir. Lenf bezleri antikor üretir. Hastalarda lenf bezleri şişer. (Bademcik, dalak v.s.)

 IV. Kan Grupları

Kana kırmızı rengini veren alyuvarlar, üzerlerinde taşıdıkları özel kan proteinleri etkisiyle de kan gruplarının oluşmasını sağlar. Bu özel proteinler 3 çeşittir. A, B ve Rh proteinleri alyuvarlarda bulunup bulunmamalarına göre çok sayıda kan grubu oluşur.

·         A grubu : Alyuvarların yapısında A proteinleri bulunur.

·         B grubu : Alyuvarların yapısında B proteinleri bulunur.

·         AB grubu : Alyuvarların yapısında hem A hem de B proteinleri karışık olarak bulunur.

·         O grubu : Alyuvarların yapısında A ve B proteinleri bulunmaz.

·         Rh (+) grubu : Alyuvarların yapısında Rh proteinleri bulunur.

·         Rh (-) grubu : Alyuvarların yapısında Rh proteinleri bulunmaz.

 Bağışıklık mekanizmasının bir ürünü olan bazı özel antikorlar (çökeltici madde) da kanda bulunabilir. Bunlarında 3 çeşidi vardır. A antikoru, B antikoru ve Rh antikorudur.

 Hiçbir kanın yapısında aynı isimli protein ve antikorlar yan yana bulunmazlar Çünkü aynı isimli protein ve antikorlar karşılıklı etkileşecek olurlarsa birbirlerini tutarak katılaşır ve çökelirler.
Bu nedenle ;

Not : A proteini + A antikoru çökelir.

        B proteini + B antikoru çökelir.

        Rh proteini + Rh antikoru çökelir.

 A grubunda    →   B antikoru

B grubunda    →   A antikoru

0 grubunda    →   A ve B antikorları

Rh(-)  grubunda    →   Rh antikoru bulunur.

Rh(+)  grubunda   →   Rh antikoru bulunmaz.

AB grubunda → A ve B antikoru bulunmaz.

       Kan alış verişlerinin yapılabilmesi için alan ve veren kişilerin kan proteinleri ile antikorlarına bakılır. Buna göre de her grup kendisinden kan alabilir.



Not : AB0 sisteminde 0 grubu genel verici, AB ise genel alıcı olarak adlandırılır.

İLK YARDIM DERSLERİ İnsan Vücudu

Vücudumuzun neresinde hangi kemik bulunur
İNSAN VÜCUDU
1. Genel Yapısı
       Vücut yapısı ile ilgili genel bilgilerin bilinmesi ilkyardımın uygulanmasını kolaylaştıracağından, bu bölümde çok temel bilgilere değinmemiz yeterli olacaktır.

Hücre : İnsanda gözle görülemeyecek kadar küçük, bölünerek çoğalabilen en küçük yapı taşıdır. Hücreler vücut için gerekli besin ve gaz alışverişinde bulunurlar. Bir hücrenin yapısı 3 bölümden oluşur. Bunlar :
- Hücre zarı : Hücre yüzeyini örter ve hücre beslenmesinde önemli bir rol oynar.
- Stoplasma : Hücre gövdesi
- Hücre çekirdeği ve çekirdekçikler

Doku : Vücudun canlılık fonksiyonlarını yerine getiren aynı yapı ve görevdeki hücreler topluluğuna doku denir. Epitel, destek, kas ve sinir olmak üzere 4 grupta incelenir.

Organ : Dokuların birleşmesiyle oluşur. Aynı görevi yapan değişik dokular, organın oluşmasında rol oynarlar.

Sistem : Yaşamsal fonksiyonlardan birisi için değişik organlardan oluşan bir yapıdır. Örneğin dolaşım sisteminde kalp ve damar gibi organlar bulunur.
       Sistemler işbirliği içerisinde çalışmak zorundadırlar. Sistemlerden birinin bozulması diğer sistemleri de olumsuz etkiler. Dolaşım sistemindeki bozukluk solunum sistemini de bozar.


Şu sıralama her sürücü sınavında mutlaka çıkıyor.

Hücre ---- Doku ----- Organ ----- Sistem

Hücreler birleşerek Dokuları,
Dokular birleşerek Organları,
Organlar birleşerek Sistemi oluşturur.

2. Trafik Kazalarında En Çok Yara Alan Vücut Bölgeleri ve Organları
A. Vücut Bölgeleri
Baş Bölgesi : Yüz- kafa- boyun
Gövde Bölgesi : Göğüs - kaburga- karın (karaciğer, dalak)
Alt Taraf : Omurganın bir bölümü- bacaklar- kalça
Üst Taraf : Omuz- kollar- dirsek- el - omurganın bir bölümü

Bu bölgeler trafik kazalarından daha fazla etkilenirler.

B. Vücut Boşlukları
1. Kafatası Boşluğunda : Beyin- beyincik- soğancık
2. Göğüs boşluğunda : Yemek borusu- soluk borusu- akciğer ve kalp
3. Karın boşluğunda : Mide- pankreas- böbrekler- karaciğer- bağırsaklar
4. Leğen Boşluğunda : Üreme organları- idrar torbası
5. Omurga boşluğunda : Omurilik ve sinirler bulunur.

3. Bazı Vücut Sistemleri ve Organları
Hareket Sistemi
      Hareket sistemi 3 bölümde incelenir :
a- Kemikler
b- Eklemler
c- Kaslar

a) Kemikler : Kemikler, kemik zarı, sert tabaka ve süngerimsi tabakadan oluşur. Uzun kemiklerin ortasında bir boşluk vardır ki, bu boşluk kemik iliği ile doludur.
       Vücudumuzda bulunan 208 kemik iskeletimizi meydana getirir. İskelet vücudumuzun çatısını oluşturur. Kemikler yassı- kısa ve uzun olmak üzere 3 çeşittir.

                                        İskeletin Bölgeleri
Baş Kemikleri : Yassı kemiklerden oluşur.
                         14 tane kafada- 14 tane yüzde olmak üzere toplam 28 kemikten oluşur.

Gövde Kemikleri : 
          a. Göğüs kafesini oluşturan kemikler: Göğüs kemiği (1)- Kaburga kemiği (22)
          b. Omurgalar : 34-35 omur
Omurların ortası deliktir ve bu delik kısımda omurilik doludur.

                             Üst Taraf Kemikleri
-Köprücük Kemiği
- Kürek Kemiği
- Kol kemikleri
- Ön Kol Kemikleri
- Dirsek Kemiği
- El Bilek Kemiği
- El Tarak Kemiği
- El Parmak Kemiği
                              Alt Taraf Kemikleri
- Kalça Kemiği
- Uyluk Kemiği
- Bacak Kemiği (kaval- kamış)
- Diz Kapağı
- Ayak Bileği Kemiği
- Ayak Tarak Kemiği
- Ayak Parmak Kemiği

b) Eklemler : Kemikleri eklem yüzeyleriyle birbirine bağlayan yapılardır. 3 türlüdür.
        1. oynamaz eklemler  ..... Baş kemiklerinde
        2. yarı oynar eklemler ..... Omur ve kaburgalarda
        3. oynar eklemler ..... Alt çenede- omuz- dirsek- bilek- el parmak- kalça- diz- bilek- ayak parmaklarında bulunur.

c) Kaslar :

Hareket sisteminin aktif yapısıdır. Yapılarına ve çalışma sistemine göre 2 grupta incelenebilir.
1. Çizgili kaslar : istediğimizde çalışan kaslar
2. Çizgisiz- düz kaslar : İsteğimiz dışında çalışan kaslar

       Kalp kasları ayrıcalıklıdır. Çizgili olmasına rağmen isteğimiz dışında çalışır.

24 Temmuz 2013 Çarşamba

İyi Bir İlkyardımcı Nasıl Olmalıdır

İyi bir İlkyardımcının Özellikleri
1. Kendine güven duymalı, pratik olmalıdır,
2. Empati geliştirmeli (kendisini yaralının yerine koyabilmeli)
3. Yarayı iyi değerlendirmeli,
4. Ümitsizlik belirtisi göstermeden sakin olmalıdır
5. İlkyardımcı kendi güvenliğini riske atmamalıdır,
6. Çevre olanaklarından iyi yararlanmalıdır,
7. Eldeki malzemeyi en iyi şekilde kullanmalıdır,
8. Yaralıya moral verebilmelidir,
9. İletişim kurabilmeli, çevredeki kişilerden yararlanabilmelidir,
10. Ambulans geldiğinde sağlık görevlilerine gerekli bilgileri aktarabilmeli, emin olmadığı uygulamaları yapmamalıdır.

       İlkyardım bilgi ve becerisini kazanan sürücüler,
kazayı gördüğü anda, yasal olarak müdahale etmek zorundadırlar. Yoksa hem insanlık görevlerini yapmamış olacaklar, hem de puan ve para cezası göreceklerdir.

İlk Yardımın Tanımı, Amacı, İlkeleri, Hedefleri ve Aşamaları Nelerdir

İLKYARDIMIN TANIMI
       Birdenbire hastalanan veya yaralanan kişiye tıbbi tedavi yapılıncaya kadar anında ve olay yerinde çevredeki olanaklarla yapılan geçici müdahaleye ''ilkyardım'' denir.
       İlkyardıma kazanın olduğu yerde, olay yerinde başlanmalıdır. İlkyardımcı şunu asla unutmamalıdır ki; yapacağı işlem bir tedavi değildir, çünkü amacımız tedavi değil, ilkyardımdır.

İLKYARDIMIN AMACI
       Hastanın veya yaralının durumunu kontrol altına alıp daha kötüye gitmesini engelleyerek hayat kurtarmak, yaşamı korumak ve sürdürmektir. Sakatlığı önlemek veya sakatlığı en aza indirmektir.

İLKYARDIMIN İLKELERİ
       İyi bir ilkyardım için şu ilkelere uyulmalıdır:
- Çabuk karar vererek yaralıyı değerlendirmek,
- Yaralıyı bulunduğu durumdan kurtararak uygun pozisyon vermek,
- Geçici önlemi hemen almak,
- Kalabalığı uzaklaştırmak,
- Moral vermek,
- Bilincini açık tutmak,
- Duruma göre sıcak veya soğuk tutmak,
- Çamaşırları keserek çıkarmak,
- Güvenli bir yere almak,
- Yaralının kendi yarasını görmesini engellemek.

İLKYARDIMIN HEDEFLERİ
- Solunumun sağlanması,
- Kalbin çalıştırılması,
- Kanamanın durdurulması,
- Şokun engellenmesi,
- Yaranın dış etkenlerden korunması,
- Uygun pozisyon verilmesi,
- Haberleşmenin sağlanması,
- Yaralının taşınarak sevk edilmesi,
       Örneğin bir otobüs kazasında birçok yaralı var ise;
Önce soluk almayandan, kalbi çalışmayandan, kanaması olandan başlayarak ilkyardım yapılmalıdır.

İLKYARDIMIN AŞAMALARI
1. Trafik emniyet önlemlerini almak,
2. Yaralıyı tehlikeli yerden güvenli yere almak,
3. Hangi konuda ilkyardım yapılacağına karar vermek ve uygulamak,
4. Haberleşmeyi sağlamak,
5. Hangi yaralının önce taşınacağına karar vermek ve gruplamak,
6. Yaralıları taşıyarak sevk etmek. Yaralıların yaşamsal tehlikelerine karşı önlem alındıktan sonra sevki gerekir.



Trafik Kazalarının Nedenleri

Trafik Kazalarının Nedenleri 3 başlık halinde toplanabilir:
1. Araç
- Lastik patlaması
- Fren, Silecek, Rot, Direksiyon ve Motor arızaları
- Araç bakımının zamanında yapılmayışı
- Eski ve yetersiz araçların kullanılması
2. Çevre
A. Yol
- Artan nüfusa parelel olarak yeni yolların yapılmayışı,
- Artan yolların bakımsızlığı,
- Uyarı işaretlerinin yetersizliği,
- Kaldırımların yetersizliği veya amacı dışında kullanılışı

B. İklim Koşulları
- Buzlanma, sis, yağmur
- Havaların çok sıcak veya çok soğuk oluşu

3. İnsan
A. Mühendislik hataları : Yol ve araç yapımında, planlanmasındaki hatalar,
B. Yolcular: Sürücünün dikkatini dağıtan yolcular,
C. Yayalar : Şehir içinde yayalar daha fazla kazaya neden olmaktadırlar. Zira yaya geçitlerini kullanmak yerine taşıtlar için ayrılan yerlerden gelip geçmeleri ve trafik kurallarına yeterince uymamaları daha fazla kazaya sebebiyet vermektedir.
D. Sürücüler :
- Trafik kurallarına uymamayı hobi haline getiren sürücüler,
- Trafik işaret levhalarına dikkat etmeyen sürücüler,
- Alkollü araç kullanan sürücüler
- Dikkatsiz, uykusuz ve yorgun araç kullananlar,
- Bilinsiz ve sorumsuz araç kullananlar,
- Ruhsal yapısında dengesizlik olan sürücüler,
- Bedensel eksiklikleri olan sürücüler,
- Seyir halindeyken cep telefonu kullanan sürücüler

Sonuç olarak amaç, trafik kazalarını önlemek için, kuralları alışkanlık haline getiren ve sorumluluğunun farkında olan sürücüler yetiştirmek  olmalıdır.

Trafik Kazalarının Kapsamı

Trafik Kazaları Şöyle Sıralanabilir
1. En az iki aracın çarpışması
2. Araç ile yayanın çarpışması
3. Araç ile hayvanların çarpışması
4. Araç ile sabit nesnelerin çarpışmasıdır.

20 Temmuz 2013 Cumartesi

Trafik Kazaları ve İlk Yardım

Kaza : Beklenmedik bir anda meydana gelen, olacağı daha önceden tahmin edilmeyen, planlanmayan, önlem alındığında çoğu zaman önlenebileceği, ölüm, yaralanma ve maddi hasarla sonuçlanan olaylara kaza denir.
       Ev kazaları, iş kazaları, spor kazaları, okul kazaları ve trafik kazaları gibi gruplara ayrılırlar.
Ülkemizde çoğu kez boyutunun büyüklüğüne göre kaza, felaket ile karıştırılır. Oysa FELAKET, kasıt olmaksızın oluşan, insanları ve çevreyi olumsuz etkileyen doğal kaynaklı olaylardır. Depremde ve selde olduğu gibi.. Kazaların en büyük sorumlusu insanlar iken, felaketlerin sorumlusu doğal olaylardır. Ayrıca meydana geldikleri sırada verdikleri zarar açısından felaketler kazalara nazaran daha büyük zararlar verirler. Örneğin Marmara Depreminde 45 saniyede binlerce kişi yaşamını yitirirken, ülkemizdeki en fazla ölümün yaşandığı bir trafik kazasında 37 kişi yaşamını yitirmiştir. Ancak trafik kazalarındaki yıllık ölüm sayısı felaket boyutuna ulaşmaktadır.

Kazaların Nedenleri Şöyle Özetlenebilir
1. İnsanın kendi kendine kazaya neden olması
2. Başka insanların kaza ile karşı karşıya bırakılması
3. Kullanılan araç ve gereçler
4. Çevre ve doğa olayları
5. Eğitim eksikliği ve ihmaller
6. Teknik ve yasal yetersizlikler, kişisel yetersizlikler
7. Uygulama ve denetim azlığı
8. Yanlış inanç, örf ve adetler

Trafik Kazaları : Karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve çarpan çarpılan nesnede maddi hasar oluşturan olaylara trafik kazası denir.

28 Ocak 2013 Pazartesi

Trafik İşaret Levhalarının Sınıflandırılması


Dikdörtgen ve Kare Levhalar: Düzenleyici işaret levhalarıdır ve trafiğin düzenlenmesine yardım eder.Yol ve trafik hakkında düzenleyici bilgiler verir.
Eşkenar Dörtgen Levhalar: Uyarı işaret levhalarıdır. Bu levhalar sürücülere ileride olabilecek tehlikeleri bildirir.
Yuvarlak Levhalar: Yuvarlak trafik levhaları bilgilendirici levhalardır.Yayaların ve sürücülerin trafik hakkında bilgilendirilmesini sağlar.(Sola mecburi yön, mecburi yaya yolu, azami hız sınırlaması gibi…)
Üçgen Levhalar: Sürücüye trafik kuralları ve yollar hakkında bilgi verir.Yol hakkında tehlikleri ve uyarıları yapan levhalardır.(Sola tehlikeli viraj, yol çalışması, ehli hayvan çıkabilir, yaya çıkabilir, bisiklet çıkabilir gibi…)
Trafik levhaları hakkında deha detaylı bilgi için yazının tamamına göz atınız…

Trafik İşaret Levhaları ve Anlamları

 Trafik işaret levhaları sürücüleri olası tehlikelere karşı uyarır ve bilgilendirir. Bu levhalar size trafik kuralları ve yol koşulları hakkında bilgi verir.

Uyarı İşaret Levhaları

Uyarı işaret levhaları sürücülere ileride olabilecek tehlikeleri bildirir. Genellikle sarı zemin üzerine siyah renkte olan bu levhalar çoğunlukla eşkenar dörtgen şeklindedir.  Sürücüleri tehlikelere karşı uyarmak amacıyla şekiller ve semboller kullanılmaktadır.


Kısacası : Kırmızı üçgen levhalar tehlike çıkabilir
                Kırmızı yuvarlak levhalar yasaklar
Bu ikisini aklınızda tutarsanız levhaları ezberlemiş gibi olursunuz. İçindeki resme göre anlam verilir zaten.